ADALET BAKANI BOZDAĞ, DİYARBAKIR’DA AÇIKLAMALARDA BULUNDU16.03.2023
BOZDAĞ: NORMALLEŞEN İL VE İLÇELERDE ADLİ SÜREÇLERDE SÜRE UZATIMI YAPILMAYACAK
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, deprem bölgesinde adli işlemlerle ilgili sürelerin durdurulmasına ilişkin olarak “6 Nisan’dan sonra Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Adana, Şanlıurfa ve Osmaniye’de normalleşme sağlanıyor ve buralarda sürelerin durmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile uzatılma yapılmayacaktır. Bazı illerimizin merkezlerinde, sorun olan yerlerde ve bazı ilçelerimizde ise noktasal olarak belli bir süre daha uzatılacaktır.” Dedi.
Bozdağ, “İllerimizin önemli bir kısmında, ilçelerimizin de pek çoğunda 6 Nisan’dan sonra süre uzatımı yapılmayacağını adli süreçlerin deprem öncesi durumu avdet edeceğini buradan açıklamak isterim. Gerek hakim ve savcılarımız, gerek adli personelimiz, gerek avukatlarımız, gerek ise vatandaşlarımız bu hususu dikkate alarak 6 Nisan’da adliyelerimizin deprem öncesi duruma döneceğini bilerek hazırlıklarını yapmalarında fayda olduğunu ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Diyarbakır Ergani'de meydana gelen sel felaketinden etkilenen Sanayi Sitesi esnafını ziyaret etti. Diyarbakır Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi'nde (GAMER) toplantıya katılarak, bilgi aldı.
Bakan Bozdağ, depremden sonraki süreçte adalet hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi hususunda bakanlık olarak son derece ciddi tedbirler alındığını belirterek, gönüllülük esasıyla hizmet veren hakim, savcı ve personele teşekkür etti.
Bakan Bozdağ’ın açıklamaları şu şekilde:
YARALARIN SARILMASI İÇİN HÜKÜMETİMİZ GEREKLİ ÇALIŞMALARI YAPIYOR
Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Diyarbakır illerimiz başta olmak üzere yaşanan sel felaketi nedeniyle, sel felaketinden etkilenin her bir insanımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Sel felaketinde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Yaraların sarılması, felaketin ortaya çıkardığı sorunların giderilmesi için hükümetimiz gerekli adımları atmış, gerekli çalışmaları bizzat bakanlarımızın koordinesinde yerinde yürütmektedir. Diyarbakır’ımızda da bu sel felaketinden etkilenen yerler oldu. Bugün Ergani ilçemize gittik ve sel felaketinden etkilenen vatandaşlarımız ile bir araya geldik ve onların sorun ve ihtiyaçlarını karşılıklı müzakere ettik. Atılması gereken adımlar konusunda ilgili bakanlarımız ile görüşerek onların kararlarını da vatandaşlarımıza ilettik. İnşallah sel felaketinin de yaralarını hızlıca saracağız.
VATANDAŞLARIMIZ YENİ KONUTLARINDA, YENİ YAŞAM ALANLARINDA YAŞAMA İMKANLARINA KAVUŞACAKTIR
Öte yandan yaşadığımız asrın felaketi olan büyük depremin doğurduğu yıkımları ortadan kaldırmak, yaraları sarmak, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını gidermek hususunda da hükümetimiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hummalı bir çalışmayı sürdürmektedir. Hem Diyarbakır’ımızda, hem de diğer illerimiz de ilgili Bakanlarımızın koordinatörlüğünde çalışmalar etkin bir şekilde yürütülmektedir. Vatandaşlarımızın beklentisi olan konutların kısa süre içerisinde yapılması ve onlara teslim edilmesi insanlarımızın güvenli, depreme dirençli ve daha iyi konutlarda, daha iyi yaşam imkanlarına kavuşturulması konusunda gerekli çalışmalar hızlı bir şekilde yürütülmektedir. İnşallah Cumhurbaşkanımızın da kamuoyuna taahhüt ettiği gibi 1 yıl içerisinde vatandaşlarımız yeni konutlarında, yeni yaşam alanlarında yaşama imkanlarına kavuşacaktır. Diyarbakır özelinde ise, Diyarbakır genelinde deprem nedeniyle yürütülen hasar tespit çalışmaları Diyarbakır merkez ilçeler ve diğer ilçelerimiz olmak üzere ilçelerimizin merkezlerinde tamamen bitmiştir. Diyarbakır merkez ilçelerimizin ise hem merkezinde hem de köylerinde diğer bir ifadeyle mahallerindeki hasar tespit çalışmaları da tamamlanmıştır. Bu kapsamda Diyarbakır’ımızda şuan itibariyle yaklaşık 27 bin civarında bağımsız konutun Diyarbakır’ımızın ve Diyarbakırlı hemşerilerimizin depremden etkilenen kardeşlerimizin hizmetine sunulmak üzere yapılması planlanmakta. Bu çerçevede Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum beyefendi ve ekibinin de çalışmaları devam etmektedir.
HER BİR VATANDAŞIMIZIN DEMOKRATİK HAKKI OLAN OYLARINI KULLANMALARI SON DERECE ÖNEMLİDİR
Diyarbakır’da şuanda merkez ilçelerinde olan hasar tespit çalışmalarının askıya çıkarılması için mahalle muhtarlıklarına bugün itibariyle gönderilmiştir. Diyarbakırlı kardeşlerimiz bu askıya çıkan hasar tespit çalışmalarını takip edip oradaki hasar tespitlere itirazları varsa bu itirazları yasal öngörülen süre içerisinde ilgili birimlere iletmelerinde fayda bulunmaktadır. Bir yandan muhtarlıklarda askıda olacaktır. Öte yandan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünde bunlara ilişkin veriler bulunacaktır. Öte yandan e-devlet üzerinden ulaşılabilecektir. Diğer yandan da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız üzerinden de bu tespitlere ulaşma imkanı olacaktır. Diğer bir husus ise depremin arkasından nüfus hareketliliği, ülkemizin değişik yerlerinde yaşandı. Diyarbakır’ımız da bunlardan bir tanesidir. Önümüzde ki seçimde nüfus hareketliliği yaşayan her bir vatandaşımızın demokratik hakkı olan oylarını kullanmaları son derece önemlidir. Cumhurbaşkanımız da dün gurup konuşmasında ifade ettiler. Depremden etkilenen vatandaşlarımızın, deprem dışındaki illere nüfuslarını nakletmeleri veyahut da o illerde seçmen kaydını yaptırmaları, oy kullanmaları deprem nedeniyle hükümetimizin insanlarımıza sağladığı hak ve imkanlardan yararlanmalarına engel değildir. Vatandaşlarımız ülkemizin neresinde olursa olsun nüfuslarını oraya aktardıklarında veyahut da seçmen kaydını yaptırdıklarında oralarda oy kullandıklarında deprem nedeniyle kendilerine sağlanan hak ve imkanlardan mahrum edilmeleri, mahrum kalmaları kesinlikle söz konusu değildir.
VATANDAŞLARIMIZ NÜFUS KAYITLARINI SEÇMEN OLARAK OY KULLANABİLECEKLERİ ŞEKİLDE BULUNDUKLARI İLLERE ALABİLİR
Hak sahipliği oy kullanılan yere göre değil, deprem nedeniyle depremden etkilenen yerlere ve vatandaşlarımıza göre yasalarımız çerçevesinde tayin edilmektedir. O nedenle vatandaşlarımızın 17 Mart Cuma günü mesai saatleri bitimine kadar yani biraz seçim kurulu mesaisi de farklı işliyor biliyorsunuz. 7/24 çalışıyor, cuma günü saat 24.00’e kadar vatandaşlarımızın demokratik haklarını kullanmaları, katılımı en üst düzeyde sağlamaları için seçmen kaydını, seçmen olarak hakkını kullanmaları için nüfus kayıtlarını bulundukları yerlere nakletmelerinde fayda vardır. Kendileri giderek yapabilecekleri gibi e-devlet üzerinden de bunu yapma imkanları bulunmaktadır. Ben de deprem bölgesinde yaşayıp da depremden sonra başka illere giden her bir vatandaşımıza buradan çağrıda bulunuyorum. Demokratik haklarını kullanmaları ülkemizin geleceği hakkında söz söylemeleri bakımından nüfus kayıtlarını seçmen olarak oy kullanabilecekleri şekilde bulundukları illere almalarında büyük fayda olduğunu ifade etmek isterim. Tekrar tekrar bunun herhangi bir hak kaybına yol açmayacağını da huzurlarınızda ayrıca ifade etmekte fayda görüyorum.
813 HAKİM VE SAVCI İLE 5 BİN CİVARINDA ADLİ PERSONEL GÖNÜLLÜ GÖREVLENDİRİLDİ
Depremden sonraki süreçte adalet hizmetlerinin aksamadan yürümesi ve yürütülmesi hususunda bakanlık olarak son derece ciddi tedbirler aldık. Bir yandan bölgeye gönüllü pek çok hakim ve savcı gönderirken öte yandan adli personel, adli tıp uzmanı ve teknisyenleri ve bölgenin ihtiyacı olan ne varsa bütün bunlara ilişkin görevlendirmeleri süratle yaptık ve gönüllük esasına göre bunları yaptık. Şuana kadar 813 hakim ve savcıyı gönüllülük esasıyla bölgede görevlendirdik. İhtiyaç olduğu sürece de bölgede görevlendirmeye devam edeceğiz. Şuana kadar yaklaşık 5 bin civarında adli personel, hakim ve savcılarımız da dahil bölgede gönüllü olarak faaliyette bulundular ve bundan sonra da dediğimiz gibi ihtiyaç olması halinde ihtiyaç olan yerlere takviye yapmaya devam edeceğiz. Adli tıp uzmanlarımız, hekimlerimiz ve adli tıp teknisyenlerimiz de bölgede önemli görevlerde bulundular ve çalışmalarını onlar da etkin bir şekilde yürüttüler, halen kimliklendirme konularında çalışmalarını etkin bir şeklide yürüttüklerini buradan ifade etmek isterim.
7 İL VE 16 İLÇEDE DELİLLENDİRME İŞLEMİ TAMAMLANDI
Tabi deprem bölgesinde bir yandan da adli tahkikatlar başladı. Adli tahkikatları Cumhuriyet Başsavcılıklarımız re’sen başlattılar. Bu kapsamda delillendirme ve delil tespiti konusunda da ölüm ve yaralamanın olduğu binaların tamamında delil tespiti yapıldığını ve delillendirme işlemlerinin sonlandırıldığını ifade etmek isterim. Bu kapsamda şuana kadar Adana, Diyarbakır, Hatay, Osmaniye, Kilis, Şanlıurfa ve Elazığ olmak üzere buralarda delillendirme işlemlerinin tamamının bittiğini ifade etmek isterim. Ayrıca depremin etkilediği 16 ilçede de delillendirme işlemlerinin tamamlandığını ifade etmek isterim.
9 BİN 435 BİNANIN BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPILDI
Şuana kadar toplam 9 bin 435 binanın bilirkişi incelemesi yapılmış ve bunlarla ilgili gerekli usul hukuku çerçevesinde gerekli adli süreçler tamamlanmıştır.
YIKILAN BİNALARLA İLGİLİ ADLİ SORUŞTURMALAR SÜRÜYOR
Öte yandan adli soruşturmalar Re’sen başlatıldı ve bugüne kadar 1219 şüpheli hakkında adli işlem başlatıldığını görüyoruz. Bunlardan 284 şüphelinin tutuklandığını, 416 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verildiğini, 260 şüpheli hakkında çıkarılmış yakalama kararı bulunduğunu, şuanda gözaltı kararı verilmiş 95 şüpheli olduğunu, yurt dışında 4 şüphelinin bulunduğunu, 53 şüphelinin vefat ettiğini görüyoruz. Bu tutuklu olanların durumuna baktığımız da ise 102’sinin müteahhit, 151’inin yapı sorumlusu, 13’ünün yapı sahibi, 18’inin de binada değişiklik yapan kişiler olduğunu görüyoruz. Adli tahkikatlar tabi yargılama süreçleri Anayasa ve yasalarımızın emrettiği usule uygun bir şekilde bugüne kadar sürdüğü gibi bundan sonra da aynı usul de devam edecektir.
6 NİSAN’DAN SONRA DİYARBAKIR, GAZİANTEP, KİLİS, ADANA, ŞANLIURFA VE OSMANİYE’DE NORMALLEŞME SAĞLANIYOR
Öte yandan deprem yaşanan illerde sürelerin durdurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlanmış ve bu bölgelerde 6 Nisan’a kadar sürelerin durdurulması ve ayrıca davaların görülmesi hususlarının da durmasına dair bir karar alınmıştı. HSK da bu çerçeve de aldığı kararı yayınlamış ve bu kapsamda soruşturma işlemleri ve acil diğer işlemler hariç olmak üzere diğer konularda süreler durduğu gibi adli süreçler de durmuştu. Şimdi gelinen noktada 6 Nisan’dan sonra Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Adana, Şanlıurfa ve Osmaniye’de normalleşme sağlanıyor ve buralarda sürelerin durmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uzatılma yapılmayacaktır. Bazı illerimizin merkezlerinde sorun olan yerlerde ve bazı ilçelerimizde ise noktasal olarak belli bir süre daha uzatılacaktır. Ama illerimizin önemli bir kısmında, ilçelerimizin de pek çoğunda 6 Nisan’dan sonra süre uzatımı yapılmayacağını, adli süreçlerin deprem öncesi duruma avdet edeceğini buradan açıklamak isterim.
6 NİSAN’DA ADLİYELERİMİZİN DEPREM ÖNCESİ DURUMA DÖNECEĞİNİ BİLEREK HAZIRLIKLARINI YAPMALARINDA FAYDA OLDUĞUNU İFADE ETMEK İSTERİM
Gerek hakim ve savcılarımız, gerek adli personelimiz, gerek avukatlarımız, gerek ise vatandaşlarımız bu hususu dikkate alarak 6 Nisan’da adliyelerimizin deprem öncesi duruma döneceğini bilerek hazırlıklarını yapmalarında fayda olduğunu ifade etmek isterim. Yalnız Adıyaman merkez, Kahramanmaraş merkez, Hatay merkez, Malatya merkez ve bazı ilçelerde belli bir süre daha bunu uzatacağımızı da buradan ifade etmek isterim.
KENTSEL DÖNÜŞÜM HÜKÜMETLERİMİZ TARAFINDAN TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNE GETİRİLDİ
Deprem nedeniyle Türkiye'de en çok konuşulan hususların başında kentsel dönüşüme ilişkin yargılama süreçleri ve açılan davalar ve kentsel dönüşümde maalesef dönüştürülemeyen konutlar konusu olmuştur. Bildiğiniz gibi kentsel dönüşüm Türkiye'nin gündemine hükümetlerimiz tarafından sokulmuş, 2012 yılında müstakil bir kanun da çıkarılmıştır. O kanunu vaktiyle Cumhuriyet Halk Partisi, Anayasa Mahkemesine götürdü ama daha sonraki süreçlerde de maalesef kentsel dönüşümü itibarsızlaştırmak, vatandaşlarımızın kentsel dönüşüme destek vermesini azaltmak veya destek vermemesini sağlamak maksadıyla kentsel dönüşüm hakkında asılsız pek çok yalan, pek çok bilgi kamuoyuna aktarıldı. Bundan etkilenen insanlarımız da oldu ve bu nedenle kentsel dönüşümle ilgili hususlar Türkiye'nin maalesef iç siyasi kavgaları nedeniyle rantsal dönüşüm olarak kamuoyuna takdim edilmeye başlandı.
5 BİN 753 DAVA KENTSEL DÖNÜŞÜM ALEYHİNE AÇILMIŞTIR
Pek çok yerde vatandaşlarımızın kent dönüşüne destek vermemelerini sağlamak maksadıyla protestolar yapan, vatandaşları örgütleyen, buradan bir tuğla dahi aldırmayız diyen pek çok siyasiyi gördük ve geçmişte kayıtlar bunu açık açık ortaya koyuyor. Adalet Bakanlığı olarak verilere baktığımızda deprem yaşanan illerimiz ve bunlara Ankara, İstanbul ve Kocaeli illerimizi de dahil ettiğimizde 2015 ile 2023 arasında açılan dava sayısına baktığımızda 5 bin 753 dava kentsel dönüşüm aleyhine açılmıştır. Bunlardan 5 bin 120’si sadece İstanbul'da açılmıştır. Kim açmıştır diye baktığınızda çok net söylüyorum Cumhuriyet Halk Partisi'nin arka bahçesi durumundaki kimi STK'lar, kimi başka başka belediyeler, kimi de başka başka şahıslar olduğunu görüyoruz.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE'NİN HAYRINA OLDUĞUNU HEPİMİZ BİLİYORUZ
Ama kentsel dönüşümün Türkiye'nin hayrına olduğunu hepimiz biliyoruz. Yaşanan bu felaketler bize gösterdi ki Türkiye konut stokunu yenilemedikçe bu risk sürekli Türkiye'nin önünde durmaktadır. Onun için bizim İstanbul'umuz başta olmak üzere konut stokumuzu yenilemek için Sayın Cumhurbaşkanımızın her defasında adeta yalvarırcasına vatandaştan destek istediğini gördük ve görüyoruz da. Bundan sonra da biz kentsel dönüşümü başarılı bir şekilde yürütmek ve yönetmek için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz.
TÜRKİYE'NİN BU DÖNÜŞÜMÜNE ENGEL OLACAK YOLLARA TEVESSÜL ETMEYİN
Ama kentsel dönüşüm kanununu mahkemeye taşıyanlar, her kentsel dönüşüm kararını rantsal dönüşüm diye takdim edenler, vatandaşları kentsel dönüşüm aleyhine kışkırtanlar, yalan yanlış bilgiler yayarak kentsel dönüşümü engellemeye çalışanlar ve bu konuları her daim mahkemeye taşıyanlara buradan bir kez daha Adalet Bakanı olarak sesleniyorum lütfen elinizi vicdanınıza koyun Türkiye'nin bu dönüşümüne engel olacak yollara tevessül etmeyin. Milletin hayrına, milletin yararına, menfaatine olan işlere takoz koymak için yarışa girmeyin. Kentsel dönüşümün yapılamaması ve mahkemelere konunun taşınması, işin uzatması ve bu sırada bir felaket olması halinde burada hayatını kaybeden veya yaralanan herhangi bir insanımızın olmasının vebali, sorumluluğu bu işe takoz koyan herkesin omzunda olacaktır. Bu işi yavaşlatan da herkesin omuzunda olacaktır. Onun için ben de buradan çağrıda bulunuyorum. Lütfen kentsel dönüşüme hep birlikte destek verelim. Bu kararların hayata geçmesini hep birlikte sağlayalım.
BİRİLERİ SİYASAL İSTİSMAR YAPMAK İSTEDİĞİ ZAMAN, KARŞISINDA MİLLETÇE HEP BERABER OLALIM
Birileri dava açmak, konuyu yargıya taşımak, işi uzatmak istediği zaman ya da birileri siyasal istismar yapmak istediği zaman bunun karşısında milletçe hep beraber olalım. Kentsel dönüşüme karşı olanlar, kentsel dönüşümü halkın aleyhine gösterenler, bunu rantsal dönüşüm diye takdim edenler, bunun siyasi istismarı yapanlar gelinen bu noktada şimdi hepsi perdenin arkasına saklanıyorlar. Onun için de ben vatandaşlarımıza bir kez daha diyorum ki gelin el ele verelim, birlik olalım. Kim ki bu dönüşümün karşısında duruyorsa milletin hayrına olmayan bir işi yapıyor demektir. Kim ki bu konuları yargıya taşıyorsa, yargıya götürüyorsa bu dönüşümün önüne büyük bir engel getirip koyuyor demektir. Kim ki bu işin aleyhine konuşuyorsa bu konut stokunun yenilenmesi projesine, Türkiye'mizin güçlenmesi projesine dur demek istiyordur. Bunlara izin vermeyelim.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ BİRLİKTE YAPALIM, EL ELE YAPALIM, OMUZ OMUZA YAPALIM
Kentsel dönüşümü birlikte yapalım, el ele yapalım, omuz omuza yapalım. Belediyelerimize, Bakanlığımıza, Hükümetimize ve bu konuda irade ortaya koyanların yanında olmaya özen gösterelim. Bu kentsel dönüşüm konusu, Türkiye'nin önümüzdeki zaman da gündeminde olacaktır. Şimdi deprem felaketi ve yaşanan acılar, kayıplar, yıkımlar nedeniyle bugün suspus olanlar yarın bu meseleler biraz geçtikten sonra yeniden ortaya çıkabilirler. Ben onun için buradan çağrıda bulunuyorum. Bunlar ne zaman ortaya çıkarsa o zaman karşısında birlikte durmakta fayda olduğuna ben yürekten inanıyorum. Her konuyu yargıya taşımak, her konuyu ihtilaf konusu haline getirmek, her konuyu siyasi istismar olarak kullanmak kimseye faydası bugüne olmadı. Bundan sonra da olmayacaktır. Rakamları Türkiye geneline vurduğumuzda ise, daha büyük rakamlar çıktığını buradan ifade etmek isterim. Türkiye'nin dönüşümüne yargıyı engel gösterenler de oluyor. Olabilir ama bu işi yargıya götürenler yargı görevi yapan hakimler değil, savcılar da değil, adliye de değil. Bu işi yargıya götüren STK'lar, belediyeler ve bazı şahıslar, onlar götürüyor. Yargıya kim götürüyorsa bunu esas engel olan, esas yavaşlatan, esas bu işi durduran onlar oluyor. Onun için de bu hususta yargıyı da haksız yere suçlamanın doğru olmadığını da buradan ifade etmek isterim. Elbette yargı da bu konuları değerlendirecektir. Yaşanan olaylar yargımızı da bu anlamda bundan sonraki kararlarında etkileyecektir onda şüphe yok. Ama bu konuyu sadece yargının üzerine yıkmak da yargıya yapılan bir haksızlık olduğunu buradan ayrıca ifade etmek isterim.